Hürriyet Magazin

24 Nisan 2012 Salı

Özlenen Stil Martha Graeff


Moda eğitimine Brezilya’da başladı. Londra Central Saint Martins’de eğitimini tamamlarken; Valentino, Alberta Ferretti, Roberto Cavalli ve Tom Ford gibi önemli isimlerle çalıştı. Türk moda dünyasıysa onu satın alma görevini yürüttüğü Harvey Nichols’daki muhteşem seçimleri ve kendine has stiliyle tanıdı… Martha Graeff, Acunn.com için yaptığım röportajıyla LMEV'de...   



Ben seni en son Harvey Nichols Türkiye’nin satın alma ekibinde çalışıyor olarak bırakmıştım, şimdiyse Miami’de buldum. Ne oldu da birden hayatını değiştirmeye karar verin?

Harvey Nichols’da çalışırken, benim de içinde olduğum dört kişilik bir satın alma ekibimiz vardı. Gerçeği söylemek gerekirse işimi çok seviyordum; ama aynı zamanda hem sevdiğim işi yapabileceğim hem de ailemi daha fazla görebileceğim bir hayat tarzı arayışındaydım ki bunu Türkiye’de gerçekleştirmem oldukça zordu. Şu anda New York ve Miami arasında geçen bir hayatım var. Çok yakında açılacak olan blogumun yanı sıra hala stil danışmanlığı yapıyorum ve her zamanki gibi modanın içindeyim. Ama kesinlikle New York’da olmaktan çok memnunum; çünkü ihtiyacım olan ilhamı bu şehirde bulabiliyorum.

Seni tanıdığım ilk günden beri takip ediyorum ve bence İstanbul’daki en stil sahibi kadınlardan biri sendin. Bir Brezilyalı olarak Türkler ve Brezilyalıların giyim alışkanlıkları arasında nasıl farklar var sence?

Bence Türk kadınları kesinlikle modanın ne anlama geldiğinin farkındalar; alışveriş onlar için gerçek bir tutku ve görüyorum ki satın almadan önce çok araştırma yapıyorlar. Örneğin, Türklerin vintage stilinin de içinde olduğu kendilerine özgün tarzları varken, Brezilyalılarda durum biraz daha farklı. İklimi düşünün; Brezilyalılar daha rahat tarzda giyinirken, Türkler günlük hayatta da ihtişamlı parçaları taşıyabiliyorlar ve bu harika birşey. Değişik tarzları deneyimleme özgürlüğü, giyinirken insana cesaret veriyor.


Türklerin stilini nasıl tanımlarsın? Sade, gelenekçi, şık?

Sevdiğim şey şu; Türk kadınlarının bütün bu stillerin karışımını farklı şekillerde taşıdıklarını görebiliyorum. Benim bütün yakın arkadaşlarımın farklı giyinme şekilleri var ve her birinin de kendine has bir stili… En harikasıysa, buna bağlı yaşıyorlar. Her kimlik birbirinden farklı ve stiline sadık. Rock stilinden klasiğe, punktan bohem stiline değişen insanları görüyorum, bu kimi zaman çok kafa karıştırıcı olabiliyor.

İnsanlar Miami’de nasıl giyiniyor?

Kıyafetler çok tropikal, ama bana sorarsanız vücudu gösteren elbiseleri giymeyi biraz abartıyorlar. Bunun yanında, tabi ki müthiş tarzı olan insanlar da var. Kısacası, Miami içinde birçok farklı stili birlikte sunan bir şehir. Sıcak, yaz iklimi rahat giyimi öne çıkarsa da farklı tarzları denemeye cesaret etmeliyiz.

Stilini tanımlarsan Amerikalı mı dersin Avrupalı mı?

Avrupalı, özellikle de Parisli. Bunun sebebi; Avrupa’da, Amerika’dan çok daha uzun süre kalmış olmam. Ayrıca, bence Avrupa’da stil daha zengin; çünkü kanlarında var. Sürekli trend peşinde koşan insanlar değiller.


Deneyimli bir satın alma uzmanı olarak, Türkler alışveriş yaparken en çok hangi parçaları tercih ediyorlar, söyleyebilir misin?

Gece elbisesine para harcayan o kadar çok kadın var ki, gerçekten inanılır gibi değil. Elie Saab, Zuhair Murad, Monique Lhuillier, Marchesa… Kısacası Türk kadını demek, harika gece elbiseleri demek! Ama aynı zamanda ayakkabıya olan tutkularını da unutmamak gerek. Benim bile en güzel ayakkabılarım, Türkiye’deyken aldıklarım.

Aşağıdakilerden hangisi senin tarzını daha çok yansıtıyor?

A. Kalem etek, ipek gömlek, stilettto
B. Baskılı tshirt, deri ceket, skinny jean
C. Asimetrik tshirt / tunik, tayt
D. Color blocked elbise, clutch

Cevap: B


Bize stilinle ilgili biraz ipucu verebilir misin?  

Siyah, güzel bir çift asker botu, ifadeli topuklular, müthiş bir deri pantolon, motorcu ceketi, - özellikle Celine’inkilere bayılıyorum- beyaz gömlek ve mutlaka vintage bir parça. Ama unutmayın; asıl önemli olan, bunları giyince kendinden emin hissetmek.

Favori markaların hangileri?

Bu benim için zor bir soru, çünkü gittiğim yerlerde yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum. Celine, Isabel Marant, Pedro Lourenco; ama ne yazık ki bu markalardan her beğendiğimi alamıyorum, bu yüzden biraz dengeli gitmek için Top Shop, Urban outfiters, H&M. Alım gücünüz yüksek bile olsa, baştan aşağı marka giymenin gereksiz olduğunu düşünüyorum.

Blogları takip ediyor musun? En çok hangilerini seviyorsun?

Sıkı bir blog takipçisiyim diyebilirim. The Cool Hunter, All the pretty Birds, Fashionologie, Style Bubble, Fashion Toast, Brezilya’dan Julia Amlul, Türkiye’dense Luxury Shoppers.

Ve son soru. Martha’nın İpek’ini yarat desem nasıl bir kombin seçerdin?

(Gülüyor) Bu soruya bayıldım! Hemen gel ve benim müşterim ol. Senin bu kombinin içinde çok güzel görüneceğine eminim.



15 Nisan 2012 Pazar

Brandlife Style Zoom // vol.2


Jean Gömlek

Ara mevsimlerde kurtarıcı görevi gören jean gömleklerin farklı parçalarla kolay uyum sağlaması, kombin yapma zorluğunu ortadan kaldırıyor.




Stil Mottosu: “Bu aralar yoğun olduğum doğru; ama seninle Bebek’te akşamüstü keyfi yapmak için her zaman vaktim var.”

Neden bu kombin? Jean gömleği, parlak kırmızı bir pantolonla giyerek color block stilinin çarpıcılığından yararlanabilirsiniz. Kalın, tahta topuklu ayakkabılar genel maskülen havayı dağıtırken, piton derisi clutch çantayla şık ve egzotik bir görünüme kavuşacaksınız.


Stil Mottosu: “ Keyifli bir müzik, ağzına kadar dolu piknik sepetleri ve Chill out festivalini dolduran yüzlerce insan... Çimlere uzanmayalı ne kadar zaman olmuş meğer.”

Neden bu kombin? Jean gibi bir başka zamansız parça da espadriller... Rahatlık ve uyumun peşindeyseniz bu ikiliden vazgeçmeyin derim. Kombini canlandırmak içinse desenli şortlardan yardım almayı unutmayın.  


Şifon Tunik

Arkası uzun şifon tuniklerle vücudunuzdaki fazlalıkları trendy taktiklerle gizlemenin tadını çıkartın.



Stil Mottosu: “Gerçek stilime, vücudumu tanıdıktan sonra kavuştum.”

Neden bu kombin? Desenli parçalar yerine düz, tek renkli parçaları seçtiğinizde her zaman daha ince gözükürsünüz. Tuniğin formu vücudunuzun alt bölgesindeki fazlalıkları kapatırken kombine ekleyeceğiniz kalın bir kemer, üst taraftaki bolluğun bel siluetinizle dengelenmesini sağlar.



Stil Mottosu: “Bu geceki mağaza açılışını kaçırmam mümkün değil, belli ki eğlence kokteyl ile sınırlı kalmayacak.”

Neden bu kombin? Akşamüstü saatlerinden geceye uzanan bir organizasyona katılıyorsanız, şifon tunikle giydiğiniz payetli eteğinizin rengini naturel tonlardan yana seçmenizde yarar var. Böylece hem erken saatlerde abartılı görünmekten kurtulur, hem de özenli kıyafetinizle geceye uyum sağlamış olursunuz.     

10 Nisan 2012 Salı

Modanın Ritmi Sokakta Atıyor!



Sokak modasının sesine kulak vermeye hazır mısınız? Öyleyse sizi Milano’ya, modanın merkezine keyifli bir yolculuğa davet ediyorum. Milano’dan en çarpıcı trendler, defilelerden sonra bu kez sokaklarda görücüye çıkıyor. Neonlar, parıltılar, çiviler, zımbalar… Artık podyumlarda takılıp kalma devri kapanıyor, çünkü gerçek moda sokaktan nefes alıyor.

İddia ediyorum; Brandlife için Milano’da gerçekleştirdiğimiz keyifli çekim sonrası kadrajımıza takılan kareleri gördükçe kendinizi modanın ritminden alı koyamayacaksınız. Durmayın, Brandlife’la sokağın rengine karışmak için hemen okumaya başlayın. 


Fotoğraflar. Monika Kuczkowski


1)    Elektrik mavisi, neon pembe ya da turuncu… Parlak renkleri dengelemek için, mutlaka natürel renklerden yardım alın.

2)    Siyah ve kahve gibi koyu tonları bir arada kullandıysanız, benzer renkteki neon aksesuarlarla görüntünüze canlılık katabilirsiniz. Tüvit ceketin içindeki peplum bluz ve skinny modeli kadife jean pantolonu, bahar trendleriniz arasına not etmeyi unutmayın.

3)    Bol kesim, yüksek bel bir pantolon giydiyseniz ayakkabılarınızın görünmemesinde yarar var. Elektrik mavisinin, örgü lila ceket ve kalın kahverengi kemerle uyumunu beğendik. Aksesuarlarda ise altın rengi kalın cuff model bilezikler, kombine hoş bir parlaklık kazandırmış. Orjinal tasarımları seviyorsanız, dokusu ağaç yüzeyini andıran çantaya bayılacaksınız.



4)    Düz, pudra pembesi, bisiklet yaka elbise; üstündeki kolları kürk detaylı, gri yün montla oldukça uyumlu gözüküyor. Çanta seçimi yine portföyden yana; stilin dikkat çekici detayıysa, mini puantiyeli çoraplar.

5)    Benzer bir kombin daha; bu sefer baştan aşağı bon ton stili kullanılmış. Uzun kaşe yelek ve delikli eteği birbirlerine çok yakıştırdık.

6)    Kürk severler; farklı olmak için renk seçimini yeşil ya da mordan yana kullanın.



7)    Tulum kullanmak istiyorsanız, ince bir bedene sahip olmanızda yarar var. Straplez kesim göğüs detayı ve vintage kemer, tulumun sıradanlığını ortadan kaldırırken, eldivenler geceye davetiye çıkartıyor . Baştan aşağı tek renk giyiniyorsanız, çantayı kontrast renkte kullanmak iyi bir fikir olabilir. Yandaki kombinlere gelince, siyah-beyaz ve color block trendlerinin kullanımı gözümüzden kaçmadı. 
  
8)    Preppy stili viskon blazer ceketle, Oxford tipi gömleğin kusursuz uyumuna şahit oluyorsunuz. Soluk tonlardaki denim ve kabarık saçlar, ortama retro bir hava katıyor. İpek yerine yeşil yün örgü kravat tercihi, bizce bunun en büyük göstergesi.

9)    Color block trendi için risksiz bir seçim. Panço kol detayları ve iki renkli kolye, dikkati vücudun üst taraflarına doğru çekiyor.



10) 16. yüzyıl fırfırlarını aratmayan bir gömlek, kuru kafa desenli bir fular, haç sembolünden yüzük ve John Lennon tarzı gözlükler… Gotik tarzı benimseyenler için, bu daha hiçbir şey. Saç rengi ve ojelere dikkat!

11) Önceki kadar olmasa da, gotik dokunuşların göze çarptığı bir kombin daha. Stilin en hit parçası, yüksek bel, siyah-beyaz, asimetrik çizgili pantolon. Haç sembolüyse bu sefer kolye olarak kullanılmış.  

12) Pastel tonlarındaki bantaj elbise, melez tenliler için ideal. Parça kürk karışımı hırka, dökümlü formuyla oversize bir görüntü sağlıyor. İri taşlı yüzüklerse, üzerinde kuru kafa aksesuarların olduğu clutch çantayla rock-royal bir imaj çiziyor.



13) Anlaşılan kimse kürkünden vazgeçmiyor. Derin V yaka, göğüs bölgesi lazer kesimlerle süslü elbisede, adeta bir “Femme Fatale” havası hakim. Siz de önü açık ayakkabıların içine çorap giymeyi sevenlerdenseniz, kalın bantlı olanlarını öneriyoruz.

14) Tribal desenli gömleği, düz siyah parçalarla kontrast kullanma fikri güzel. Omuza atılan ceket ve uzun transparan etekten, salaş ama aynı zamanda snob bir hava seziliyor. Yoğun kırmızı rujla dudakların vurgulandığı makyajı ve sımısıkı balon topuzuna bayıldık.
     
15) Hibrid formlara sahip viskon midi mont, fütüristik dokunuşlara çağrışım yapıyor.



16) Kiremit rengi deri trençkot, üzerindeki metal aksesuarlarla oldukça dikkat çekici gözüküyor. Çivi, zımba ya da çengelli iğnelerle, siz de alternatif tasarımlara imza atabilirsiniz.  

17) Lacivert palto üzerindeki geometrik şekillerin, dalmaçyalı desenli çanta ve puantiyeli gömlekle kontrastı çok uzaklardan bile hissedilebiliyor. Eğer siz de desenleri karışık kullanmak istiyorsanız, birbirinden farklı olmalarına dikkat edin. Yandaki nötr renklerin hakim olduğu kombindeyse, yeleğin volümleri gözümüzden kaçmadı.

18) Bu sefer biraz daha hafif, ama yine üst üste giyilen desenli parçalar dikkat çekiyor. Yuvarlak çerçeveli kemik gözlükler ve kıvrık paçadan gözüken yeşil çorapları biz sevdik.


    
19) Şapkadan ayakkabılara kadar, Dandy stilini andıran bir kombin. Kürk yerine, uzun kahve tonlarında bir pardösü; portföy yerineyse kısa saplı evrak çantası modelleri tercih edebilirsiniz.

20) Düz parçalara hareket kazandırmak için bazen süslü bir broş ya da boyunluk yeterli olabiliyor.

21) Lacivert-beyaz-kırmızı üçlüsüne, bu kez leopar gözlükler eşlik ediyor. Kalın iplerle tasarlanan kolye ve üstüste takılan kelepçe bileziklerse, stili zenginleştirmiş.



22) Atletik formlardaki, önden fermuarlı kruvaze yaka trençlerin bu kadar çabuk yayılmasını beklemiyorduk. Simli zarf çantayaysa aşık olduk.

23) Milano sokak modasından geriye kalan detay fotoğraflardan ilham almayı unutmayın.




9 Nisan 2012 Pazartesi

Kapımızı Çalan Şahane Misafir: Giuseppe Fiorello


Türkiye'de 6 Nisan'da vizyona giren "Magnifica Presenza" (Şahane Misafir) filmini, Milano'da sizlerden birkaç hafta önce izlemiş biri olarak filmin yönetmeni Ferzan Özpetek'in başarısına İtalya'da kendi gözlerimle şahit oldum. Türk basını tarafından yer yer eleştirilen film bizim için; Türk bir yönetmenin filmi için sinema salonunu dolduran İtalyanlar, Cem Yılmaz'ın İtalyanca konuştuğu andaki kahkahamız ve Sezen Aksu müziklerini İtalya'da duymanın gururu şeklinde özetlenebilirdi. Kurgu, oyuncular, dekor, müzik, mekan, zamanda yolculuk... Ben sürrealizmin bu kadar göze sokulmadan ilerlediği bir  filme çok az rastladım ve sadece klasik bir senaryoyu bize bu kadar güzel aktardığı için bile Ferzan Özpetek'i ayakta alkışlayabilirim.

Gelelim kostümlere... 1943 yılına uzanan filmde hiçbir kostüm detayı abartılı tarzda değil. Ben nasıl alkışlama sebeplerimi sıraladıysam, sırf bu yüzden bile filme burun kıvıran kişiler olduğunu tahmin edebiliyorum. Asıl sorun da bu ya zaten. Adı üstünde dönem kostümleri, o yıllarda olduğu gibi, çoğu zaman tek parça, ne eksik ne de fazla. Kısacası bizlerin alışık olmadığı cinsten, şaşalı -yorumlu Osmanlı- tarzı da yok, zorlama Recep İvedik saçmalıkları da... Kostümlerin tasarımları ise daha önce de olduğu gibi Ferzan Özpetek'le çalışan Alessandro Lai'ye ait.

Dönem kostümlerinin kime en çok yakıştığına gelirsek, Cem Yılmaz'ın kalbimdeki yeri tartışılmaz ama konu stil olunca Giuseppe Fiorello'yu tek geçmek zorundayım. Filmdeki karizması ve İtalyan erkeklerinin şanını yürütmesi bir yana, bakalım bu yakışıklıyı hatırlayabilecek misiniz?


Dolce & Gabbana SS 2012 kampanyasının yüzlerinden biri olan Giuseppe Fiorello, kampanyada vurgulanmak istenen - Klasik İtalyan Ailesi - figürlerinden birini canlandırıyor. Domenico Dolce & Stefano Gabbana'nın yönettiği, fotoğraflarını ise Mariano Vivanco'nun çektiği bol kahkahalı çalışma, neşeli köy hayatından gelen güneyli italyanlara atıfta bulunuyor. Aşk şarkılarına ilham veren Portofino'da gerçekleşen çekim, Dolce & Gabbana'nın çekici ve alaycı italyan ruhunu ortaya çıkartıyor. Tabi italyan sinemasının ünlü aktörleri de bir kez daha hepimizi baştan çıkartıyor.

Reklam kampanyasını yakından görmek isteyenler, yolunuz Milano'ya düşerse, Milano Malpensa Havaalanı'nda nefesinizi tutmak için 5 dakikanızı ayırmanızda yarar var. (İlk kez sadece çinlilerin değil, italyanından türküne birçok insanın durup da fotoğrafını çektiği bir kampanyadan söz ettiğimi belirtmeliyim.)

Ferzan Özpetek'e bize bu şahane yakışıklıyı misafir ettiği için bir kez daha teşekkür eder, Pinboard'unuzda Giuseppe Fiorello'yu da bir an önce işaretlemenizi öneririm.




5 Nisan 2012 Perşembe

İpek Ersoy 4 LMEV & LMEV Lookbook



LMEV Lookbook ve İpek Ersoy 4 LMEV için alarm veriyorum!! 
La Mode En Vogue'a ilham veren 'look'ları bundan sonra http://lamodenvogue.blogspot.com/p/lmev-lookbook.html ve http://lamodenvogue.blogspot.com/p/ipek-ersoy-4-lmev.html üzerinden takip edebilir, kendinizin ya da beğendiğiniz kişilerin 'look'larını lamodenvogue@gmail.com adresine yollayabilirsiniz. 
Haydi bakalım mailim dolsun, internet modayla coşsun :)  

2 Nisan 2012 Pazartesi

La Mode En Vogue BenMODA'da, Sen Nerdesin?




'Modayı seviyorum, kıyafetlere bakarken kendimden geçiyorum, bloglar mı hiç kaçırmam' diyor ve BenMODA'yı bilmiyorsan, üzgünüm ama ÇOK SERT!!! Çünkü BenMODA, moda bloglarını takip etmenin en hızlı ve kolay yolunu ayağına getiriyor.


Sadece Türk değil, yerli ve yabancı birçok blogger, modadan konuşmaya BenMODA platformunda buluşuyor. İşin en güzel kısımlarından biriyse " I love  " dedirten Ipad ve Iphone aplikasyonları :) 




'Yok olmaz ben bbm'imden vazgeçemem, Safari de neymiş, Mac zor dostum' diyenler, BenMODA'da çareler tükenmiyor. İnternete girebildiğiniz sürece, BenModa.com 7/24 emrinize amade moda için çalışıyor.


Öyleyse ne yapıyoruz; BenMODA'yı bulup bloglara ulaşıyoruz, sonra hemen La Mode En Vogue postlarına tıklıyoruz ve BenMODA'nın en çok okunan blogu yapıyoruz. 

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...